ABD Başkanı Donald Trump’ın uygulamaya koyduğu göçmenlik politikaları, yasal veya yasadışı olarak ABD’de yaşayan bir çok göçmeni ve Amerikan vatandaşını rahatsız ediyor.
Pew araştırma raporunun son verilerine göre ABD’de 11 milyonun biraz üzerinde yasadışı göçmen yaşıyor. Yasadışı göçmenlerden bir bölümü sınırlardan veya deniz yoluyla ülkeye hiç bir belgesi olmadan giren Kaçaklar. Diğer bölümü de ülkeye vize alarak gelen, ancak vize statülerini kaybedenler. Bunların arasında daha çok ABD’ye turist olarak geldikten sonra geldiği ülkeye bir daha geri dönmemek kaydıyla ülkede kalan yasadışı göçmenler var.
Amerika’nın Sesi gazetesinin haberine göre; ABD’de yasadışı durumda yaşayan çok sayıda Türk vatandaşı var. ABD’de kaç Türk vatandaşının yasadışı olduğuyla ilgili resmi bir rakam bulunmuyor. ABD’deki çeşitli Türk sivil toplum örgütleri ve resmi olmayan bazı verilere göre bu ülkede yasadışı durumda yaşayan Türklerin sayısı yüz binden fazla.
ABD’de yaşayan Türk nüfusun yarısı New York, New Jersey ve Connecticut eyaletlerinde yaşıyor. ABD’de Türklerin nüfus yoğunluğunun en fazla olduğu bölgede New Jersey eyaletinin Paterson ve Clifton kentlerinin yer aldığı bölge. Bu bölgelerde yaşayan Türk sayısı resmi rakamlara göre oldukça düşük olsa da bu iki kent ve bölgede 40-50 bin arasında Türk nüfusun yaşadığı tahmin ediliyor. Ancak resmi bir rakam olmadığı için sayı tam olarak ifade edilemiyor.
Paterson, ABD’de Türk nüfusun en yoğunluklu olarak yaşadığı kent. Bazı semtlerinde ise ağırlıklı olarak Türkler yaşıyor. Küçük bir Anadolu kasabasının caddelerine andıran bu bölgede çok sayıda Türk işletmesi ve esnafı bulunuyor.
Paterson’da yaşayan Türkler arasında bu günlerde en fazla Trump yönetiminin yasadışı göçmenlere karşı uygulamaya koyduğu yeni kararlar konuşuluyor.
İsimlerini açıklamadılar
Çok sayıda yasadışı Türkün yaşadığı bölgede son yapılan yasadışı göçmen operasyonları sonrasında büyük bir tedirginlik başlamış. İsimlerinin açıklanmasını istemeyen yasadışı durumdaki Türkler, Amerika’nın Sesi’ ne büyük bir panik yaşandığını ve bölgede yaşayan Türklerin çok tedirgin olduğunu belirttiler.
İsminin açıklanmasını istemeyen bir Türk, “Her gün bir yeri bastılar, onu aldılar, bunu aldılar diye duyuyoruz. Endişeli ve tedirginiz. Bize ne zaman sıra gelecek diye korkuyoruz” dedi.
Yine yasadışı durumda olan bir başka Türk de durumu şöyle anlatıyor: “Burada yaşayan kağıtlı, kağıtsız her Türk son yaşananlardan sonra büyük endişe yaşıyor. Green Cardı olan bile korkuyor artık” ifadelerini kullandı.
Yasadışı olarak yaklaşık 19 yıldır aynı yerde yaşayan bir Türk çift ise durumlarını şöyle anlatıyor: “Çocuklarımız burada doğdu. Amerikan vatandaşı olmaları nedeniyle bizim için Green Card başvurusu yapmaları için yasal zamanının geçmesini bekliyorduk. Bunca yıl burada kaçak kalıp Türkiye’ye gidemedik. Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik. Son gelişmelerin ardından endişeliyiz. Umudumuzu neredeysekaybetmek üzereyiz” diyorlar.
Türk Avukat ABD’de 21 yaş altındaki çocukların sınır dışı edilmesini durdurdu
Avukat Melinda Mehtap Başaran, Türklerin en yoğun olduğu bölgede yaşıyor. 20 yıllık Avukat Başaran’ın hukuk bürosu da aynı semtte.
Başaran, New Jersey Eyalet Göçmenlik Avukatları Baro Başkanlığı’na kadar yükselmiş meslek hayatında.
Uzmanlık alanı da tutuklanan yada hakkında sınır dışı kararı verilen yasadışı göçmenler. Yıllarını sınır dışı edilen, tutuklanan yasadışı göçmenlerin haklarını korumaya ayırmış.
Başaran’ın bir davası Anayasa Mahkemesinde emsal karar olmuş ve 21 yaşın altında göçmen çocukların sınır dışı edilmeme hakkı onun davadaki savunmasıyla kazanılmış.
’11 Eylül sonrasında yaşananlardan daha zor günler gelecek’
Başaran, şu andaki yasadışı göçmenlerin durumunu Amerika’nın Sesi’ne anlattı:
“Bugün gelinen durum hiç de iyi değil. Hepimizi endişelendiriyor. 11 Eylül sonrasında yaşanılanlar yeniden olmaya başladı. O dönemde de burada birçok Türk tutuklandı. Sınır dışı edilme kararları verildi. Çok acı bir dönem yaşandı.
Biz o zaman bazı hukukçularla birlikte hareket ettik. Buradaki sivil toplum örgütleriyle, kiliselerle, camilerle, sinagoglarla, din adamlarıyla çalıştık. Göçmenlik Dairesi’nde üst düzey yetkililerle bir araya geldik. Karşılıklı olarak konuşmaya bir birimizi anlamaya çalıştık. 11 Eylül sonrasında sınır dışı edilmek istenen insanların burayla bağlarının olduğu, çocukları olduğunu anlattık. Ticari ve insani bağları olduğunu anlattık.
Bir süre sonra bizi anlamaya başladılar. O yoğun tutuklamalar, sınır dışı edilmeler durdu. Her şey bir süre sonra normale döndü. Derdimizi anlattık. Bush’un başkanlık dönemiydi. Bush’un göçmenlere karşı bir söylemi veya karşıtlığı yoktu.
Ama Başkan Trump’ın başından beri göçmenlere tavrı belli. Bu yüzden bu dönemin 11 Eylül sonrasından çok daha ağır ve zor geçeceğine inanıyorum. Biz bu dönemde 11 Eylül sonrası olduğu göçmenlik dairesini ikna etme çalışmalarına başlayacağız. Bu kez erken davrandık 11 Eylül sonrasında yaşananlardan büyük tecrübe kazandık. Geçtiğimiz hafta bu yönde çalışmalarımız başlatma kararı aldık” dedi.
‘Yasadışı göçmenlerin de hakları var’
11 Eylül sonrasında Müslüman göçmenlere karşı yapılan uygulamaların çok daha geniş kapsamlı ABD’deki yasadışı göçmenlere uygulanabileceğini belirten Başaran, Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde son uygulamaların ardından endişenin hakim olduğunu söyledi.
Başaran, bölgesinde yaşayan Türklerin bazılarının yasadışı da olsalar iş sahipleri olduğunu, bazılarının çocuklarının bu ülkede doğduğunu ve Amerikan toplumuna fayda getiren bir toplum olduğunu belirterek şöyle devam etti; “Türklerin burada güçlü bağları var. Bunlar olası sınır dışı kararlarını durdurmak veya lehe çevirmek için çok önem taşıyor. Tutuklanmış olsa da sınır dışı kararı alınmış olsa da bu kararların hep dönüşü var. Evlerine baskın yapılabilir. Bir evi basmak için mahkemeden alınmış hakim onaylı bir arama izni gerekir. Göçmenlik Dairesine bağlı polisler bu hakları çiğniyor. Sadece üniformalarında polis yazıyor. Yasal izinle tutuklamadıkları için bile hak doğuyor. Kimse endişeye kapılmasın. Gerekirse yeniden hakim karşısına çıkmak istesin. Burada yasadışı olan insanlar da mahkeme gidip kendilerini savunup hakime dertlerini anlatabilirler” diye konuştu.
‘Hiç kimse rahat değil’
Türklerin yoğun yaşadığı Paterson’da göçmenlik danışmalığı yapan Avukat Nurhayat Kınay da, bölgedeki durumu tam bir panik havası yaşanıyor diye nitelendirdi. Amerika’nın Sesi’ne Türklerin ciddi bir endişe içinde olduğunu belirten Kınay: “Yasadışı olanlar da korkuyor. Green Card sahipleri de. Trump’ın başkan seçildiği günden itibaren yıllardır bu ülkede Green Card ile yaşayan Türkler, Amerikan vatandaşı olmak için başvurdular. Çok sayıda işlem ve başvuru yaptık. Akıllarından ya Green Card sahiplerini de ülkeden çıkartırsa sorusu vardı. Son gelişmelerden sonra burada hiç kimse rahat değil” dedi.
Özellikle fısıltı gazetesinin bölgede yaşayan Türklerin arasında paniğe yol açtığını belirten Kınay, “Biri başka birine şurayı basmışlar. Şu kadar kişiye almışlar diyor. O konuşma anında Türklerin arasında yayılıyor. Doğru olup olmadığı bile bilenmeden Türkler arasında tam bir panik havası yaşanıyor” dedi.
‘Göçmenlik işlemleri yavaşladı’
Geçtiğimiz yıllara göre son zamandan göçmenlikle ilgili işlemlerin çok yavaşladığını belirten Kınay, “Bir evlilik başvurusu için verilen randevu 2,5 ay sürerken son aylarda bu süre çok daha uzadı. Parmak izi de aynı şekilde. Diğer göçmenlik işlemleri aynı şekil çok yavaş işliyor. Göçmenlik çalışanlarına sanki biri işlemleri yavaşlatın diye emir vermiş gibi. Bize başvuru yapan kişilerin işlemleri daha önceki dönemlerde zamanında bitmediği için huzursuz oluyorlar” dedi.