TÜBİTAK, sil baştan yenileniyor. “Burada ne FETÖ ne de çetö yapılanamayacak” diyen TÜBİTAK Başkanı Ahmet Arif Ergin, kurumu aşıdan uyduya, insansız araçtan, tohuma kadar her alanda Türkiye’nin ihtiyaçlarını yerli ve milli imkânlarla karşılayacak yeni bir modelle tasarlayacaklarını açıkladı. Türkiye’nin yıllık 30 milyar dolar cari açığını kapatacak yeni modelle özel sektöre devlet garantili sipariş temelli üretimin de yolu açılacak.
Başkan Ahmet Arif Ergin, Türkiye’de son 15 yılda bilime yapılan girdilerin ürüne dönüşmesi için yapılandırmanın şart olduğunu söyledi. Ergin cari açığı kapatacak, ileri teknoloji ürün ihracatı yapmamızı sağlayacak yeni modelin ayrıntılarını anlattı.
“KIT KAYNAĞI 9 ALANA DAĞITTIK”
TÜBİTAK mevcut yapısında, ülkenin bilim teknoloji politikalarını belirliyor. Bu alanları devlet kaynaklarıyla destekliyor, enstitülerle ihalelere girerek üretim yapıyor. Yani, aynı kurum politikayı belirliyor, paranın nereye dağıtılacağına karar veriyor. Ancak sonuçta varlığını sürdüren ancak piyasanın ihtiyaçlarına uygun ürün çıkarmayan bir kuruma dönüştü. Türkiye’nin son 15 yılda Ar-Ge desteği 8 kat arttı ama sonuç alamıyoruz. Türkiye, TÜBİ- TAK’ta ne kadar enstitü varsa hepsine Ar-Ge desteği yaptı. Güney Kore, Çin ve Fransa’ya baktığımızda bir-iki alan belirlediklerini Ar-Ge’yi bu alana yaptıklarını görüyoruz. Bu alanlarda dünya markaları çıkardılar. Biz kıt kaynakları 9 alana dağıtarak sıçrama yapmayı bekliyoruz. Bu imkânsız.
6 MİLYAR $’LIK YATIRIM VAR ÜRETİM YOK
2002’de 83 milyon dolar olan Ar-Ge bütçesi 2017’de 6 milyar dolara çıktı. Türkiye, Ar-Ge üretecek insan kaynağına, altyapısına, üniversitelerine, teknoparklarına destek verdi. Artık bu merkezlerden sıçrama yapacak dünya markaları üretmeliyiz. Yani Güney Kore’de 14 katlı Samsung binasının ilk 7 katı devletin Ar-Ge merkezleri. Burada yeni teknoloji telefonlar geliştiriliyor, diğer 7 katta üretimi sağlanıyor. Devlet Ar-Ge’ye destek veriyor, Samsung dünyaya yeni Ar- Ge’yi üreterek satışını yapıyor. Hyundai ülkenin tüm ihracatını karşılıyorsa Türkiye’nin de belli alanlarda sıçrama yapmasının vakti geldi.
NE FETÖ NE ÇETÖ OLACAK
Yeni modelle burada ne FETÖ ne de çetö yapılanması barınamayacak. Eski modelde var olan herkese yetki veren ama kimseye sorumluluk vermeyen bulanıklaştırmayı FETÖ iyi kullanmış. Milyonlarca liralık destekleri firmalarına aktarmışlar. Bunları durdurduk. Ancak kaynakların başka bir örgüte gitmesini de engelleyeceğiz.
SIÇRAMA ZAMANI GELDİ
Yeni model bu sıçramayı yapmak için tasarlandı. Hükümet bilim teknoloji politikasını ve Ar-Ge yatırımı yapacağı alanı belirleyecek. Yıllık Ar-Ge bütçesini de buna göre aktaracak. Ülkenin gelecek 20 yılında hangi alanlarda sıçrama yapacağına siyaset karar verecek. Geçmişte ülkenin tüm stratejik kararlarını TÜBİTAK belirliyordu.
ÖZEL SEKTÖR ÜRETECEK
Yeni teknolojiyi enstitüler, ürünü ise özel sektör üretecek. Bu alandaki firmalara, “En son geliştirdiğimiz teknoloji bu. Devletin bu alanda şu kadar üretime ihtiyacı var” diyecek. İhalede en uygun teklifi veren üretimi yapacak. Eskiden bu ihalelere TÜBİTAK enstitüleri de giriyordu. Özel sektörün rekabet şansı yoktu. Şimdi TÜBİTAK, özel sektöre teknoloji patenti satacak. Örneğin insansız araç teknolojisi mi üretti. Otomobil sanayisini çağıracak “İşte bu yeni teknolojinin patenti, en uygun fiyata bu şartlarda kim üretirse o ihaleyi kazanacak” diyecek.
İHTİYACA GÖRE ÜRETİM
Bugüne kadar TÜBİ- TAK yeni bir teknoloji ürettiği zaman bunun piyasada bir karşılığı yoktu. Çünkü ihtiyaca göre teknoloji üretimi söz konusu değildi. Yeni modelde devlet lokomotif görevi üstlenecek. Parasını ihtiyaç duymadığı alanlara dağıtmayacak. Devletin en büyük alıcı olduğu cari açığa sebep olan sektörler belirlenecek. Enstitüler teknolojiyi geliştirecek. Özel sektör devlet alım garantisiyle bu ürünleri üretecek. Arz-talep dengesi sağlanacak.
TARİHTE BİR İLK OLACAK
Türkiye’nin Ar-Ge yatırımlarında en büyük eksikliklerinden biri sosyal bilimleri desteklememesiydi. Oysaki sosyal bilim bir ülkenin stratejik olarak güçlü olmasını sağlar. Temel bilimler, bir geminin yelkenlileriyse sosyal bilimler de gideceği yönü belirleyen dümenidir. Türkiye’nin uluslararası arenada elini güçlendirecek, hedeflerini belirleyecek, yönünü çizecek güçlü bir sosyal bilim araştırma enstitüsünü kuracağız. Bu merkez Cumhuriyet tarihinde ilk olacak.