Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, ABD Merkez Bankasının (Fed) faiz artırımı beklentisine ilişkin, “Bu zaten kısa vadede fiyatlandı ama orta vadede, eğer ABD’deki para politikasındaki normalleşme yani faiz artışı hızlanarak devam ederse, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için tabii ki olumsuz olur.” dedi.
Şimşek, CNN Türk’te katıldığı programda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Almanya’da referandum etkinliklerine izin verilmemesine yönelik bir soru üzerine Şimşek, bunun doğru bir yaklaşım olmadığını söyledi.
İktidarın, muhalefetin, toplumun tüm kesimlerinin kurallara uygun olarak söz konusu ülkede birtakım etkinlikler yapabilmeleri gerektiğini dile getiren Şimşek, “Türkiye’nin kendi tartışmalarını Almanya’nın gündemine taşıtmak istemiyor denilebilir ama zaten oradaki programlar genellikle kapalı ortamlarda, çok düzenli, derli toplu yapılıyor. Aynı tavrı Almanya’dan bölücü terör örgütüne yönelik de isteriz, arzularız.” diye konuştu.
Almanya’nın bu tavrının son derece yanlış olduğunu vurgulayan Şimşek, “Başka ülkelerin de bu çerçevede bir değerlendirme içine girmiş olmaları değiştirmez konuyu. Türkiye’de önemli bir anayasa değişikliği var, bu anayasa değişikliğinin karşıtları da taraftarları da 3 milyon civarında yani oy kullanabilecek önemli bir kitle var, onlara erişilebilmesi lazım.” şeklinde konuştu.
“Batı ile yaşanan gerginlik, Türkiye’ye yabancı sermaye girişini engeller mi Türkiye olumsuz etkilenir mi? ” şeklindeki soru üzerine Şimşek, Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı terör gibi yaşamsal tehditler ile kısa vadeli birtakım ekonomik çıkarların aynı düzeyde ele alınamayacağını söyledi.
“Batı’dan kopmuyoruz, kopmayacağız”
Portföy yatırımının bu tür olaylara çok bakmadığına işaret eden Şimşek, ocak ve şubat aylarında portföy yatırımların yönünün küresel ve Türkiye’ye yönelik olarak pozitife döndüğünü bildirdi.
Daha uzun vadeli yatırım kararlarının ise o ülkenin potansiyeli ile ilişkili olduğunu anlatan Şimşek, dönemsel tartışmaların etkili olacağını düşünmediğini söyledi.
Şimşek, “Biz Batı’dan kopmuyoruz, kopmayacağız çünkü Batı ile iyi ilişkiler bizim menfaatimize ama bu ilişkilerin de belli bir düzeyde olması gerekiyor. Bizim menfaatlerimiz veya bize yönelik tehditler gündeme geldiği zaman bizim tavrımız çok nettir, çok açıktır.” değerlendirmesinde bulundu.
“Hayır’ ekonomiyi kalıcı olarak olumsuz etkiler”
Referandum sonuçlarının ekonomiyi nasıl etkileyeceğinin sorulması üzerine Şimşek, her sandığın sonuçları itibarıyla kısa vadeli bir belirsizlik olduğunu, referandum sonucuyla bu belirsizliğin ortadan kalkacağını ifade etti. Orta uzun vadede en kritik konunun yönetimde istikrar olduğunu vurgulayan Şimşek, Türkiye’nin yönetimde istikrar sağladığı dönemlerde sorunları çözebildiğini ve güçlü bir şekilde ilerleyebildiğini kaydetti.
Mevcut sistemin ciddi bir şekilde krizlere gebe olduğuna, sistemin mutlaka düzeltilmesi gerektiğine işaret eden Şimşek, referandumdan ‘hayır’ çıkması halinde ekonominin kalıcı olarak olumsuz etkileneceğini, kısa vadede yeni belirsizlik kaynağı çıkacağını belirtti.
Şimşek, “16 Nisan’da ‘evet’ çıkarsa kalıcı olarak cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, yeni Meclis, yeni yargıyla Türkiye’nin önü açılacak.” ifadesini kullandı.
“Terör tehdidi azalsın, lira değerlenir”
Fed’in, bu ay ortasında faiz artıracağına yönelik bir beklenti olduğu hatırlatılarak, bunun Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeleri nasıl etkileyeceğinin sorulması üzerine Şimşek, “Bugün itibarıyla piyasa beklentilerine bakarsanız, martta bir faiz artışı yüzde 90’ın üzerinde, yüzde 100’e yakın fiyatlanmış durumda. İlk faiz artışı muhtemelen piyasada fiyatlandığı için dolar da küresel olarak son 7 haftanın zirvesinde. Bu anlamda zaten kısa vadede fiyatlandı. Ama orta vadede, eğer ABD’deki para politikasındaki normalleşme yani faiz artışı hızlanarak devam ederse, bu Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için tabii ki olumsuz olur.” diye konuştu.
Risk iştahının küresel büyüme ile gelişmekte olan ülkelerdeki büyüme performansıyla ilişkili olduğuna işaret eden Şimşek, “Piyasadaki fiyatlamayı söylüyorum, bu sene 2 veya 3, gelecek sene sonuna kadar da 4 veya 5 faiz artışı öngörülüyor. Bu aslında çok aşırı hızlı bir faiz artışı değil,yönetilebilir. Terör tehdidi azalsın, Suriye’de biraz normalleşme ki başlayacak, lira değerlenir. Çünkü o turizmi, ticareti, dış dengeyi olumlu etkiler ama en önemlisi bunlardan bağımsız Türkiye’nin risk primini olumlu etkiler. Mesela referandumda ‘evet’ çıksın, olumlu etkiler. Çünkü, Türkiye’nin önü açık, ‘bir miktar belirsizlik vardı, aradan çıktı’ denilir.” ifadelerini kullandı.
“Türkiye’de enflasyona karşı ciddi bir cephe var”
Enflasyon beklentilerine ilişkin soruyu yanıtlarken Şimşek, enflasyonun geçici olarak çift hanelere çıktığını, geçmişte bir iki dönemde de benzer durumların yaşandığını hatırlattı. Bunun bir miktar gecikmeli kur etkisi ve bir miktar da diğer faktörlerden kaynaklandığını dile getiren Şimşek, enflasyonu kalıcı olarak çift hanede tutacak bir politikanın söz konusu olmadığını vurguladı.
Merkez Bankasının çok net biçimde fiyat istikrarı konusunu önceliklendireceğinin altını çizen Şimşek, “Türkiye’de enflasyona karşı ciddi bir cephe var, o nedenle bunu ciddiye almıyoruz. Geçici etkileri öngörmüştük ama kalıcı bir şekilde çift haneye çıkması asla kabul edilebilir bir şey değil. İlave tedbir alınması gerekirse, alınır.” şeklinde konuştu.
Varlık Fonu ve BES’te otomatik katılım
Şimşek, Varlık Fonu’na ilişkin eleştirilere yönelik olarak da hiçbir şekilde bu şirketlere, rekabet anlamında imtiyazlı bir alan açılmayacağını belirtti.
Uygulamada çok erken noktada olunduğunu ifade eden Şimşek, orta vadeli bir planın yapılacağını ve ortaya bir vizyon konulacağını söyledi. Şimşek, “Henüz bizim bildiğimiz anlamda bir faaliyet yok. Önemli olan onun doğru kurgulanması, kendimizi sadece Türkiye ile sınırlarsak o zaman bu fon arzuladığımız amacı yerine getirmez. Burada esas olan güven vermek ve güven veren bir yapı üzerinden küresel olarak da kaynak çekebilmek, bunları Türkiye’nin menfaatine reel sektörü destekleyecek şekilde kullanabilmek ve finans sektörünün, sermaye piyasalarının derinleşmesini sağlamak.” dedi.
Bireysel Emeklilik Sistemi’ne (BES) otomatik katılıma da değinen Şimşek, sistemden ayrılanların önemli bir kısmının gönüllü BES’inin bulunduğunu söyledi. Ancak pilot projelerde öngördüklerinden fazla sistemden ayrılmanın söz konusu olduğunu aktaran Şimşek, bunda konjonktürün, aleyhte kampanyaların etkili olabileceğini sözlerine ekledi.