Raporda, 15 Temmuz darbesi geniş yer buldu. Darbe sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Allah’ın lütfu” sözüne de yer verilen raporda, darbenin ardında Gülencilerin olduğuna ilişkin iddiaların ise “büyük ölçüde tanık ve muhbir ifadelerine dayandığına” da dikkat çekildi. Raporda şöyle denildi;
“İngiltere Dışişleri Bakanlığı da Türkiye’deki darbe girişiminden kimin sorumlu olduğu ya da Türk hükümetinin darbeden sorumlu tuttuğu Gülenciler konusunda çok az bilgiye sahip. İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nın kabul etmeye gönüllü göründüğü Türk hükümetinin Gülen ve darbe hakkındaki iddialarının, kesin ve kamuya açıklanmış kanıtlara dayanmadığını düşünüyoruz. Bu konuda -Türk hükümetinin iddialarını çürütecek- aynı standartta herhangi bir kanıt da görmedik. Genel olarak, Türk hükümetinin darbe sonrasında aldığı önlemlerin tehdidin büyüklüğüyle orantılı olduğuna ilişkin İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nın görüşüne katılmıyoruz.”
“AK PARTİ VE GÜLENCİLER MÜTTEFİKTİ…”
Raporda, AK Parti ve Gülenciler bir zamanlar müttefik olduğu da ifade edilerek, “Şimdi AK Partililer bu ittifaktan hiç bahsetmemeyi tercih ediyor” denildi. Raporda şu ifade kullanıldı;
“AK Parti ve Gülenciler bir zamanlar müttefiktiler. Her ikisi de İslamcı etki altındaki hareketler, Kemalist devlet sistemini ve askeri liderliği sarsmayı ortak dava olarak gördüler. AK Parti yetkililerinin bugünlerde hiç bahsetmemeyi tercih ettikleri bu eski ittifak bir gerçek. Ve bu gerçek, Gülen sempatizanı olduğuna inananlara karşı daha fazla şiddet ve kardeş katline varan önlemler alındığına ilişkin şüphelerimizi güçlendiriyor.”
DARBE GİRİŞİMİ
Raporda Türk hükümeti, darbe girişimini “hükümet ve Cumhurbaşkanı’nı eleştiren kamu çalışanlarının ihraç edilmesi” için kullanmakla da eleştirildi. Raporda şöyle denildi;
“Darbe girişimi, Gülen hareketiyle ilişkisi olduğundan şüphelenilenlerin yanısıra, hükümeti ve Cumhurbaşkanı’nı eleştiren sivil kamu görevlilerinin ihraç edilmesi için de kullanıldı.”
OHAL, TÜRK HÜKÜMETİNİN YÜRÜTME YETKİSİNİ GÜÇLENDİRDİ
Raporda, 15 Temmuz sonrası ilan edilen OHAL’in Türk hükümetinin yürütme yetkisini genişlettiği, vatandaşların bazı hak ve özgürlüklerini de kısıtladığı vurgulanarak, “Temmuz darbe girişiminin ardından OHAL uygulanması anlaşılır olmakla birlikte, Türk hükümeti uluslararası icamiaya güvenlik durumunu normalleştirme yoluna girdiğine ilişkin ciddi işaretler vermelidir” denildi.
Raporda şu ifade kullanıldı;
“OHAL’in uygulandığı tehdit belirli olmalıdır. Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonu’nun 15. Maddesi OHAL’e izin verse de, Türkiye’deki OHAL’in geniş ve sınırları belirlenmemiş uygulanması, darbe girişiminin nedenleriyle mücadelenin çok ötesine geçmekte, OHAL döneminin uzaması ve insanların haklarına zarar vermektedir. İngiltere Dışişleri Bakanları Türk hükümetine şu konularda baskı yapmalıdır;
a- Türkiye’deki OHAL uygulamasının ilan edilmesine neden olan şartlara uygun şekilde gerçekleştirilmesi ve olabildiğince dar kamsamlı uygulanması;
b- OHAL’in geçici olması, uzatılmaması ve en kısa sürede kaldırılması;
c- Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına uyması.”
“TÜRKİYE PKK İLE BARIŞ SÜRECİ BAŞLATMALI”
Raporda sadece 15 Temmuz darbe girişimine değil, Türkiye’nin bölücü terör örgütü PKK ile mücadelesine de yer verildi.
Türk hükümetinin PKK ile mücadele çerçevesinde Güneydoğu’da aldığı önlemlerin de eleştirildiği raporda, “Türk hükümeti PKK ile yeni bir barış süreci başlatmalı” önerisi yer aldı.
Raporda, İngiltere Dışişleri Bakanlığı’ndan da “Türkiye ve YPG/PYD arasındaki husumet” ve bu “husumetin” IŞİD’le mücadeleye olası etkileri konusunda ayrıntılı değerlendirme yapması istendi.