Papa Francesco, Avrupa Birliği’nin (AB) kurucu anlaşması kabul edilen Roma Antlaşması’nın 60’ıncı yıl dönümü münasebetiyle Roma’ya gelen 27 AB hükümet ve devlet lideri ile AB kurumlarının başkanlarını Vatikan’da kabul etti. Papa Francesco, Apostolik Saray’daki Regia Salonu’nda gerçekleşen kabulde bir konuşma yaparak, AB’nin kurucu üyelerine övgüde bulundu. Avrupa’nın zorluklardan geçtiğine değinirken, mültecilere kapıların kapatılmasını eleştiren Papa, şu ifadeleri kullandı:
“Avrupa, duvarlar ve ayrılıklar dramını çok yakından biliyor. Birlik içinde ve açık bir Avrupa için Baltık Denizi’nden Adriyatik’e kadar uzanıp kıtayı ikiye bölen o duvarın yıkılması için ne kadar zorluk çekildi! Şimdi ise o zorluk hafızalardan tamamen silindi. Nesiller, o düşmanlık sembolünün yıkıldığını görmek istiyordu. Şimdi ise zamanımızın ‘tehlikesini’ nasıl dışarıda bırakırız, onu tartışıyor: uzun liste, sadece kendileri ve sevdikleri için bir gelecek olasılığı talep eden, savaş ve açlıktan kaçan kadınlar, erkekler ve çocuklardan başlıyor.”
“Avrupa kendini sorgulamalı ve tedavi etmeli”
AB’nin 60 yaşında olduğunu hatırlatan Papa, “Yaşam süresinin uzadığı göz önüne alınarak 60 yaş, artık bir olgunluk yaşı olarak kabul ediliyor. Kendimizi sorgulamamız istenen kritik bir yaş. AB de, yaşın getirdiği kaçınılmaz hastalıklarını tedavi etmeli, kendini sorgulamalı ve devam etmek için yeni yollar bulmalı. Bir insandan farklı olarak AB, kaçınılmaz bir yaşlılıkla karşı karşıya değil, gençleşme ihtimali var” diye konuştu.
Zamanımıza ‘kriz’ kavramının hâkim olduğunu söyleyen Papa, mülteci krizini yönetirken bunu, sadece rakamsal, ekonomik ya da güvenlik sorunu gibi görülmemesi gerektiğini söyleyerek, “Göç sorunu, her şeyden önce kültürel bakımdan daha derin bir soru teşkil ediyor” diyerek, “Bugün Avrupa hangi kültürü sunuyor?” sorusunu yöneltti.
Avrupa kıtasında, AB’nin kuruluşundan bu yana barış olduğuna dikkat çeken Papa, “Bu, son yüzyılların en uzun süre barışla geçen süresi oldu ve büyük bir sonuç” dedi.
“Popülizmin en etkili panzehiri dayanışma”
AB’yi ‘halklar ailesi, topluluk uyumu ve tek bir vücudun parçası’ ifadeleriyle niteleyen Papa, “Bir üye acı çektiğinde, tüm diğer üyeler de acı çekiyor” diyerek, Londra’da parlamento binası önünde iki gün önce meydana gelen terör saldırısını hatırlattı ve “Bugün biz de İngiltere ile birlikte ağlıyoruz” dedi.
Papa, Avrupa’nın, aynı zamanda modern popülizmin de en etkili panzehiri olan dayanışmada yeniden umut bulacağını ekleyerek, popülizmin bencillikten kaynaklandığını dile getirdi.
Avrupa’nın, dünyada eşi bulunmayan bir ideal ve manevi mirasa sahip olduğunu ifade eden Papa, bu değerlerin, her türlü aşırılığa verimli zemin oluşmasına karşı en etkili çözüm olduğunu söyledi. AB’nin, siyasi, ekonomik, kültürel, ancak özellikle insani bir gerçek olduğunu belirten Papa Francesco, AB’nin 3 kurucusundan biri olarak kabul edilen, İtalya Cumhuriyeti’nin ilk başbakanı Alcide De Gasperi’nin, birliğin Hristiyan köklerini vurguladığı ifadelerinden de alıntılar yaptı.
Birer konuşma yapan Avrupa Parlamentosu Başkanı Antonio Tajani ve İtalya Başbakanı Paolo Gentiloni de, birliğin Hristiyan köklerine atıf yaptı.
Tajani, sadece birlik içinde olurlarsa terör ve sığınmacı gibi sorunların üstesinden gelebileceklerini söyledi.
İtalya Başbakanı Paolo Gentiloni de, 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana en ağırı olan 2007-2008 ekonomik krizin etkilerini, az büyüme ve işsizlik bakımından hala hissettiklerini belirterek, yeni fikirlere ihtiyaçları olduğunu söyledi ve Vatikan’a da, Papa’nın kendilerine tavsiyelerini dinlemek için geldiklerini belirtti.
Papa ve liderler daha sonra ünlü Sistina Şapeli’nde bir aile fotoğrafı çektirdi.